Elektrofizyolojik testler, retina pigment epitelinden görme korteksine kadar görsel sistemin objektif olarak değerlendirilmesini sağlayan tanı araçlarıdır. Görsel uyarıya cevap olarak gelişen nöral aktivitenin beyne iletimi sırasında ortaya çıkan biyoelektrik potansiyellerin kaydedilmesini içerirler.
Elektrofizyolojik Testler Nelerdir?
Elektrofizyolojik testler başlıca 3 gruba ayrılabilir.
- Görsel Uyarılmış Potansiyel (VEP)
a- Flaş VEP
b- Patern VEP
c-Multifokal VEP
- Elektroretinografi (ERG)
a- Flaş ERG (Tam alan ERG)
b- Patern ERG (PERG)
c- Fokal ERG (Foveal/Koni)
d- Multifokal ERG (mfERG)
e- Kromatik uyaranla ERG (S-kon ERG)
- Elektrookulografi (EOG)
Görsel Uyarılmış Potansiyel (VEP)
VEP kısaltması ne ifade etmektedir?
Görsel uyarılmış potansiyeller (VEP) aynı zamanda görsel uyarıya kortikal yanıt (VECR), ya da görsel uyarıya yanıt (VER) olarak da isimlendirilirler. VEP kısaltması “visual evoked potantial” tanımının baş harflerinden oluşmakta ve test için sıklıkla bu kısaltma kullanılmaktadır.
VEP Nedir?
VEP görsel uyarıya yanıt olarak gözde gelişen yanıtların beyindeki görme merkezinden kaydedilmesiyle elde edilir. EOG ve ERG de retina hücre aktivitesi değerlendirilirken VEP testinde sadece beyinde oluşan aktivite değerlendirilir. Bu nedenle VEP testi görme yolları hakkında değerlendirme yapmamızı sağlar.
VEP Hangi Durumlarda İstenmektedir?
VEP testi sıklıkla optik sinir ve beyinde görme yollarını ilgilendiren hastalıkları olanlarda ortaya çıkan bulgulara göre göz doktorları ve nörologlar tarafından istenmektedir. Bu hastalıklarda ortaya çıkan en önemli şikayetler görme keskinliğinde azalma, bulanık görme, çift görme, görme alanında daralma, görmede kontrast kaybı olması, renkli görmenin azalması ve göz hareketleri ile gözde ağrı olması olabilir.
VEP Testi Nasıl Çekilir?
VEP testi çekimi elektrofizyoloji laboratuarlarında çeşitli marka cihazlar kullanılarak yapılmaktadır. Test güvenilir, kolay ve noninvazivdir (vücut bütünlüğünü bozacak bir girişim gerektirmez). Sıklıkla teknisyenler tarafından çekilmekte ve elektrofizyoloji konusunda deneyimli doktorlar tarafından sonuçlar raporlanmaktadır. Çekim için hasta odaya alınır. Gözlükleri takılır ve ekran karşısına oturtulur. Çekim için uygun mesafe ayarlanır. Hastanın kafasına 3 adet elektrod yerleştirilir (aktif elektrod kafanın arka bölümüne, referans elektrod alına ve toprak elektrod ise kulak memesine). Hastanın çekim yapılacak gözü açıkta kalacak şekilde diğer göz kapatılır ve hastanın test süresince ekrandaki odak noktasına bakması istenir. Göze çeşitli görsel uyarılar verilerek bilgisayar ekranında elde edilen VEP yanıtı kaydedilir. Test hazırlık aşamaları ile birlikte yaklaşık olarak 10-15 dakika sürmektedir.
VEP Testini Etkileyen Faktörler Nelerdir?
VEP testi birçok faktörden etkilenmektedir. Testi etkileyen teknik özellikler kullanılan uyaranın boyutu, kontrastı, ortalama luminans (aydınlanma) değerleri ve sinyal filtreleme özellikleridir. Hastaya ait testi etkileyen faktörler ise hasta yaşı, kırma kusuru, zayıf fiksasyon (odaklanamama) ve (gözbebeğinin aşırı küçük olması) miyosis.
VEP Sonuçları Bize Ne Gösterir?
VEP testi ile elde edilen yanıtlar kaydedildikten sonra incelenir. Bu incelemede elde edilen yanıtın kaydı olan dalga form, ileti hızı ve amplitüd açısından değerlendirilir. Çekim yapılan laboratuvarın normal değerleri ile karşılaştırılarak sonuçlar raporlanır. Bu sonuçlara göre sıklıkla optik sinir iltihabi hastalıkları (optik nörit) başta olmak üzere görme yollarında görme iletisi ile ilgili etkili olabilecek hastalıklar tanımlanmaya çalışılır. Sağlıklı yorum yapılabilmesi için diğer laboratuar testlerinde olduğu gibi öncelikle klinik bulgular ile desteklenmelidir.

VEP’in Klinik Kullanım Alanları Nelerdir?
- VEP’in başlıca kullanım alanı nörooftalmolojik hastalıklardır.
- Optik nörit (Özellikle Multipl skleroza bağlı gelişen demyelinizan),
- İskemik optik nöropatiler,
- Travmatik optik nöropatiler,
- Kompresif optik nöropatiler,
- Herediter optik nöropatiler,
- Toksik optik nöropatiler (etambutol, amiadaron, alkol vd)
- Bebeklerde görme gelişiminin takibinde
- Ambliyopide kapama tedavisinin etkinliğinin belirlenmesinde
- Fonksiyonel görme kaybı olgularında
- Görme keskinliğinin değerlendirilmesi
- Ortam opasitesi (yoğun katarakt, göziçi kanama vb) olan hastaların ameliyat sonrası görme potansiyelinin değerlendirilmesi
- Albinizm
- Kortikal körlük

Elektroretinografi (ERG)
ERG Nedir?
Elektroretinografi (ERG), ışık uyarana karşı retinada oluşan elektriksel yanıtların kaydedilmesidir. Kornea üzerine, alına ve şakak bölgesine birer elektrot takılarak uyaranlar kaydedilir. ERG ile retinanın fotoreseptör tabakası ve iç tabakalarındaki elektriksel iletim değerlendirilir.
ERG Tipleri Nelerdir?
- Tam alan ERG
- Fokal maküler ERG
- Patern ERG
- Multifokal ERG
- Kromatik uyaranla ERG (S-kon ERG)
ERG Hangi Durumlarda Kullanılır?
Retinal hastalıkların tanısında, sınıflandırılmasında, retinal hasarın yaygınlığının ve tedavi etkinliğinin değerlendirilmesinde, ayrıca histeri / temaruz olgularında bize yardımcıdır.
ERG Testi Nasıl Çekilir?
ERG testi çekimi, elektrofizyoloji laboratuvarında bir teknisyen yardımı ile yapılır ve sonuçlar elektrofizyoloji konusunda deneyimli hekimler tarafından yorumlanır. Kornea üzerine aktif elektrot, temporal bölgeye (şakak bölgesi) referans elektrot ve alın ortasına nötr elektrot yerleştirilerek çekim yapılır. Günümüzde aktif elektrot olarak sıklıkla jet elektrot veya altın folyo tercih edilmektedir. Çekim için pupiller dilatasyon gereklidir. Çekim esnasında kişi cihazda bir fiksasyon ışığına sabit bakarken 33 cm mesafeden farklı şiddette ışık uyaran verilerek değerlendirme yapılır. Rodların (alacakaranlıkta görmeden sorumlu fotoreseptörler) değerlendirilmesinde en az 20 dakikalık bir karanlık adaptasyonu, konların (parlak ışığa yanıt veren, santral görmeden ve renkli görmeden sorumlu fotoreseptörler) değerlendirilmesinde ise en az 10 dakikalık aydınlık adaptasyonu gereklidir. Kon fonksiyonlarının değerlendirilmesinde hızlı tekrarlayan uyaran ile elde edilen yanıtta önemlidir. İki göz arasında %10’luk fark olabilir. Her cihazın normal değerleri arasında ufak farklılıklar olabileceğinden her kliniğin kendine ait normal verileri olmalıdır.
ERG Çekimini Etkileyen Faktörler Nelerdir?
Karanlık ve aydınlık adaptasyon süreleri, uygulanan uyaranın şiddeti, frekansı ve süresi, kullanılan elektrot tipi kaydedilmesi gereken önemli teknik faktörlerdir. Hastanın pupilla çapı (tam dilatasyon sağlanmalı) ve refraksiyonu (refraksiyon kusuru düzeltilmeli) önemli hata kaynaklarındandır. Ayrıca yaş ile beraber amplitüdlerde azalma olacağı unutulmamalıdır.
ERG Sonucu Bize Ne Gösterir?
ERG ile elde edilen kayıtlar değerlendirilirken dalga formu, ileti amplitüdü ve implisit zamanı değerlendirilir. ERG’deki ilk negatif dalga a-dalgası olup fotoreseptörlerden (rod veya konlar) köken alırken daha yüksek amplitüdlü ilk pozitif sapma olan b-dalgası iç retinadaki bipolar hücreler ve Müller hücrelerinden köken alır. Bifazik “a” ve “b” dalgasından sonra pozitif bir dalga olan c-dalgası retina pigment epiteli kökenlidir. Osilatuvar potansiyeller ise b-dalgasının çıkan kolunda yerleşmiş olup Amakrin hücrelerinden köken alırlar. Dejeneratif retinal hastalıkların tanı ve takibinde, retinal damar tıkanıklıklarında ve endoftalmilerde prognozun belirlenmesinde bize yardımcı olabilir.

Doğumsal durağan gece körlüğü, melanoma ile ilişkili retinopati, kinin retinopatisi ve X-geçişli konjenital retinoskisiz gibi bazı hastalıklarda a-dalgasının amplitüdü b-dalgasından daha fazla olabilir (elektronegatif ERG). Retinitis pigmentosa, siderosis gibi toksik durumlar, total retina dekolmanı, oftalmik arter tıkanıklığı, yaygın korioretinit veya kanserle ilişkili retinopatide ‘izoelektrik ERG’, yani dalgaların elde edilemediği ve düz olduğu ERG elde edilir. Buna karşılık bazen dalgaların amplitüdleri normalden daha fazla olabilir. Bu durum, normal varyasyon olabileceği gibi bazı endokrin bozukluklarda (hipertiroidi, Cushing hastalığı), albinismde, hipermetropide, optik nöropatilerde, kronik oküler inflamasyonlarda, maküla dejenerasyonlarında, barbiturat kullanımı veya karbon disülfit zehirlenmelerinde olabilir.

Elektrookülografi (EOG)
EOG Nedir?
Elektrookülografi (EOG), gözde aydınlık ve karanlık adaptasyonu sırasında oluşan fotoreseptör dış segmenti – retina pigment epiteli (RPE) kaynaklı istirahat potansiyeli değişikliklerini kaydeden bir testtir. Bu durum, ışığın etkisiyle RPE bazal membranındaki iyon geçirgenliğinin değişimi ile ilişkilidir. Normalde istirahat potansiyeli (korneoretinal potansiyel) 6 milivolt düzeyindedir.
EOG Testi Nasıl Çekilir?
Çekimler için hem sağ, hem de sol gözün iç ve dış kantusuna (mümkün olduğu kadar göze yakın olacak şekilde) ilgili bölgede cilt temizliğini takiben cilt elektrotları yerleştirilir. Pupillanın dilate edilmesi gereklidir, ancak iyi dilatasyon sağlanamamışsa uyaran parlaklığı arttırılmalıdır. Merkezin sağına ve soluna 15 derecelik açıyla fiksasyon ışığı yerleştirilir. Bu fiksasyon ışıkları, her dakikada; 10 saniyenin her saniyesinde 1 kez olacak şekilde alternasyon yaparken kişinin bu ışıkları gözleri ile takip etmesi gerekir.
EOG Çekimini Etkileyen Faktörler Nelerdir?
Diplopi veya nistagmus gibi göz hareket bozukluğu olması, düşük görme keskinliği ve klostrofobi varlığı çekimleri etkiler. Pupilla dilatasyonunun miktarı ve ışık uyaranın şiddeti çekimlerde önemlidir.
EOG Sonucu Bize Ne Gösterir?
Karanlık adaptasyonda fotopigment parçalanmasına bağlı olarak 8-12 dak sonra potansiyel en düşük seviyesine gelir ki buna “dark trough” veya “karanlık oluğu” denilmektedir. Karanlık oluğu, pigment epitel bütünlüğü ile ilişkilidir. Aydınlıkta ise fotopigment rejenerasyonuna bağlı olarak potansiyel yükselir ve 10 dak içinde doruk yapar ki buna “light peak” veya “ışık zirvesi” denilmektedir. Işık zirvesinin normal olması için fotoreseptörler sağlam olmalıdır (Pigment epiteli bazal membran depolarizasyonu ile ilişkilidir). Arden oranı, aydınlıktaki tepe değerin karanlıktaki en düşük değere oranının 100 ile çarpımıdır.

Arden oranı: < % 150 : anormal
% 150 – 185: sınırda
> % 185 : normal
RPE ve fotoreseptörlerin yaygın hasarında ERG’de de sıklıkla anormallikler mevcuttur. Retinitis Pigmentosa, Usher sendromu, Koroideremi, Nöronal seroid lipofusinosis, Helikoidal peripapiller korioretinal dejenerasyon gibi durumlarda ERG ve EOG etkilenir. Best vitelliform distrofi, OR Best retinopati, OD vitreoretinokoroidopati gibi durumlarda ise ERG normalken EOG Arden oranının düşük olması klinik olarak önemlidir.