Kalıtsal Retina Hastalıklarında Gen Tedavisi

İnsanda gen tedavisi çalışmalarının geçmişi 1960-1970 yıllarına dayanır.  Son 20 yılda değişik hastalık gruplarında 1500’den fazla gen tedavisi ile ilgili klinik çalışma başlatılmıştır.

Gen tedavisinin en çok çalışıldığı hastalık grubu, henüz etkin bir tedavisi olmayan kalıtsal retina hastalıklarıdır.  Nadir görülen bu hastalıkların görülme sıklığı 3000 kişide birdir. Bu hastalıklar içinde en sık görülen halk arasında ‘tavuk karası’ ya da ‘gece körlüğü’ olarak bilinen retinitis pigmentosadır. Bunun yanında Leber’in konjenital körlüğü, Stargardt makula distrofisi, Best’in makula distrofisi ve çok daha nadir görülen diğer retina distrofileri de bu grubun içinde bulunurlar. Tüm kalıtsal retina hastalıklarında 200’ün üzerinde etkilenmiş genden bahsedilebilir. Ayrıca aynı gen içinde farklı mutasyonlar olabilir. Bu durum hastalıklarla ilgili genetik çeşitliliği daha da karmaşık hale getirmektedir. Son yıllarda meydana gelen gelişmeler genetik patogenezin daha iyi anlaşılmasına ve gen tedavilerinin uygulanabilmesine yol açmıştır.

Göz, gen tedavisi için ideal bir organdır. Öncelikle küçüktür ve dışarıya kapalıdır. Uygulama için çok küçük miktarda genetik materyal yeterlidir.  Gözün bağışıklık sistemi oldukça ayrıcalıklıdır. Bu nedenle uygulanan materyale karşı red cevabı daha az gelişir.  Gözün yapısı, retinanın direk olarak ve testlerle görüntülenebilmesini ve dolayısıyla tanı ve tedavi sürecinin takibini kolaylaştırır. Cerrahi olarak göze yaklaşımın kolay olması, genetik materyalin gözün istenilen tabakasına ve hedeflenen hücre kitlesine ulaştırılabilmesini mümkün kılar.

Leber’in Konjenital Körlüğü (LKK)

LKK, çok ağır seyreden doğuştan görülen bir retina hastalığıdır ve günümüzde gen tedavisi konusunda oftalmolojide en çok çalışma yapılan hastalıktır.

Bu hastalıkta görme kaybı doğumla ya da hayatın ilk birkaç yılında başlar ve erken erişkinlik döneminde tam körlükle sonuçlanır. LKK’da pek çok gende mutasyon saptanmıştır. Günümüze dek bildirilen 20 gen mutasyonu mevcuttur. Bunlardan birisi olan RPE65 geni mutasyonu, ilerleyici retina hasarına ve görme kaybına neden olur.

Hayvan deneylerinde elde edilen cesaret verici sonuçlardan sonra 2007 yılında RPE65 geni ile ilgili klinik (insan) çalışmaları başlamıştır. Yapılan klinik çalışmalarda RPE65 gen replasman tedavisi toksik olmayan,  cerrahi ve immunolojik olarak güvenli bir tedavi olarak bildirilmiştir. Görme keskinliklerindeki artış hastalığın evresine göre değişkenlik gösterir. Günümüze dek yayınlanmış en uzun takip süreli çalışma 5 yıllık takip sonuçlarını içermektedir. En iyi sonuçlar retina yanıtları daha iyi olan genç hastalarda alınmıştır ve elde edilen görme artışları 5 yıl boyunca korunmuştur.

Spark Therapeutics Biyoteknoloji firmasının desteklediği, RPE65 gen tedavisinin uygulandığı 3 yaş civarında hastaların da dahil edildiği Faz 3 çalışması tamamlanmış ve sonuçları başarılı bulunmuştur.  Voretigene neparvovec etken maddeli ilacın adı Luxturna olup 2018 Ocak ayında FDA (Yiyecek ve İlaç Uygulamaları) kurumundan onay almıştır.  Bu ilaç,  RPE 65 geni ile bağlantılı kalıtsal retina hastalıklarında (LKK ve Retinitis Pigmentosa) gelişen görme kaybını düzelterek görme kaybı olan hastalara umut olmuştur.